19 Aralık 2017 Salı

Kusura bakmayın hocam.



İki eski arkadaş tesadüfen karşılaşınca uzun süredir birbirlerini görmemenin verdiği hasretle birbirlerine sarılır.

Biri diğerine:

''Müjgan, hiç değişmemişsin, hiç yaşlanmamışsın...

Hala, fıstık gibisin maşallah.'' der.

Diğeri de aynı şekilde cevap verir.

''Sen de öyle Nebahat. Vallahi seni son gördüğüm gibisin. 

Görüşmeyeli nerede ise yirmi yıl oldu ama yüzünde tek bir kırışıklık bile yok!'' diye karşılık verir. 

Müjgan biraz kendini toparlar.

''Zaten hep böyle oluyor. İnsan iyi tanıdığı bir arkadaşını kırk sene görmese bile hemen tanıyor.'' der.

Nebahat acı acı gülerek; ''Sen öyle zannet!'' der ve anlatmaya başlar.

''Bundan üç ay önce bir diş hekimine gitmiştim. 

Bekleme salonunda sıramın gelmesini beklerken, diş hekiminin duvarda asılı diploması gözüme ilişti. 

Diplomaya göz ucuyla bakınca adamın ismi dikkatimi çekti. 

Birden otuz sene geriye gittim.

Acaba bu diplomanın üzerinde ismi yazılı olan adam benim lise çağlarımda aşık olduğum, uzun boylu, gür siyah saçlı, yeşil gözlü sınıf arkadaşım olabilir miydi? 

Benim sıram gelip te diş hekiminin yanına girince bu sorunun cevabını almış oldum. 

Karşımdaki seyrek kır saçlı, yüzü çizgilerle dolu olan şişman adam, benim aşık olduğum çocuğa hiç benzemiyordu.

Her şeye rağmen sırf merakımı gidermek için işim bitince sordum.

'Siz hiç .......Lisesi'ne gittiniz mi?'

Adam gurur içinde 'Evet..' dedi.

'Ben oradan mezunum.'

Merakla sordum.

'Hangi yıl mezun oldunuz?'

'1982 mezunuyum.' diye cevap verdi.

Sonra dikkatle yüzüme baktı ve:

'Af edersiniz....Neden sordunuz acaba?' dedi.

Ben heyecanla 'Ben de o dönemde o okuldaydım.' diye bağırdım.

O kel kafalı, şişko herif bana baktı, baktı ve şöyle dedi...

'Kusura bakmayın hocam hatırlayamadım, acaba hangi derse gelirdiniz?'''


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder