8 Ocak 2018 Pazartesi

İmam. (Sadece bir fıkra. İmamlar yanlış anlamasın lütfen.)



Köyün birinde alkolik derecesinde içki içen, hırsızlık yapan, karısını her gün döven ve daha birçok melanet huyu olan bir adam yaşarmış.
Bu adamın kapı komşusu köyün imamıymış.
İmam çok etkili vaazlar veren ve bütün köyün hayran olduğu bir imammış.
Bu kötü adamın karısı da adama her gün camiye gitmesini ve hiç olmazsa bir defa imamın vaazlarını dinlemesini, mutlaka etkilenip doğru yola gireceğini söyler dururmuş.
Ama adam değil o imam köydeyken hayatı boyunca hiç camiye gitmemiş.
Ömür bitip hak vaki olunca adam ölmüş.
Ondan bir süre sonra da karısı ölmüş.
Kadın cennete gitmiş.
Kocasını, olmaz ama belki cennete düşmüştür diye bir süre aramış ama bulamayınca cehenneme gittiğini anlamış.
Acaba durumu nasıl diye merak edip cehenneme gidip ziyaret etmek için izin almış.
Bir süre aradıktan sonra kocasını bulmuş.
Ama ne görse beğenirsiniz, adam insan dışkısıyla dolu bir çukurda ayakta duruyormuş ve sadece kafası dışarıdaymış.
Kadın adama yaklaşıp kafasına şiddetli bir tokat yapıştırmış.
''Ah be akılsız adam...'' demiş.
''Keşke beni dinleyip camiye gitseydin de bizim imamın hiç olmazsa bir vaazını dinleseydin. O zaman belki burada olmazdın...''
Adam tokadı yeyince telaş içinde karısına dönmüş.
Yalvarır gibi konuşmaya başlamış.
''Aman hanım....'' demiş.
''Bir daha habersiz bana dokunup dengemi bozma, altımda bizim köyün o çok beğendiğin imamı duruyor. Ben onun omuzlarına basıp ayakta durabiliyorum. Debgemi kaybedip onun yanına gitmeyeyi.''

Kıssadan hisse: Maharet anlatanda değil, dinleyende.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder