Almanya'da görev yapan bir diplomatımız Almanların espiri anlayışlarının çok zayıf olduğunu görmüş ve bunu yaşadığı olaylar üzerinden her zaman anlatıyormuş.
İşte yaşadığı bir olay:
Her sabah evinden çıkıp işe giderken bir tren yolu geçidinden geçen diplomatımız, nedense çoğu zaman trenin geçiş anına yakalanıyormuş.
Yine bir gün böyle trenin geçiş anına denk gelmiş.
Parmaklıklar inmiş.
Arabalar durmuş ve kısa sürede uzun bir kuyruk oluşmuş.
Başlamışlar beklemeye.
Fakat parmaklıklar kapandıktan sonra uzun süre tren görünmemiş.
Bu beklemenin bazen yarım saat sürebildiğini bilen diplomatımız, o sırada komşusu olan bir Alman gazetecinin de arabasıyla hemen yanında beklediğini görmüş ve biraz sohbet etmek için arabasının camını açmış.
O sırada parmaklıklar kapanalı neredeyse 45 dakika olduğundan sohbeti bu konuda bir espriyle başlatmak istemiş.
''Bu sizin demir yolu yöneticilerini hiç anlamıyorum Hans...'' demiş.
''Neden tren İstanbul'dan hareket edince buradaki yolu kapatıyorlar ki?
Hiç olmazsa trenin Almanya sınırlarına gelmesini bekleyemezler mi?''
Alman gazeteci bu sözler karşısında önce 5-10 saniye bizim diplomatın yüzüne boş boş bakmış.
Sonra da başlamış anlatmaya.
''Yanılıyorsunuz beyefendi.
Türkiye'den gelen trenler bu hattan geçmez.
Yanınızda bir harita varsa tren güzergahlarını size gösterebilirim.''
Bizim diplomat o günden sonra Almanlara hiç espri yapmamış.
İşte yaşadığı bir olay:
Her sabah evinden çıkıp işe giderken bir tren yolu geçidinden geçen diplomatımız, nedense çoğu zaman trenin geçiş anına yakalanıyormuş.
Yine bir gün böyle trenin geçiş anına denk gelmiş.
Parmaklıklar inmiş.
Arabalar durmuş ve kısa sürede uzun bir kuyruk oluşmuş.
Başlamışlar beklemeye.
Fakat parmaklıklar kapandıktan sonra uzun süre tren görünmemiş.
Bu beklemenin bazen yarım saat sürebildiğini bilen diplomatımız, o sırada komşusu olan bir Alman gazetecinin de arabasıyla hemen yanında beklediğini görmüş ve biraz sohbet etmek için arabasının camını açmış.
O sırada parmaklıklar kapanalı neredeyse 45 dakika olduğundan sohbeti bu konuda bir espriyle başlatmak istemiş.
''Bu sizin demir yolu yöneticilerini hiç anlamıyorum Hans...'' demiş.
''Neden tren İstanbul'dan hareket edince buradaki yolu kapatıyorlar ki?
Hiç olmazsa trenin Almanya sınırlarına gelmesini bekleyemezler mi?''
Alman gazeteci bu sözler karşısında önce 5-10 saniye bizim diplomatın yüzüne boş boş bakmış.
Sonra da başlamış anlatmaya.
''Yanılıyorsunuz beyefendi.
Türkiye'den gelen trenler bu hattan geçmez.
Yanınızda bir harita varsa tren güzergahlarını size gösterebilirim.''
Bizim diplomat o günden sonra Almanlara hiç espri yapmamış.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder