6 Kasım 2017 Pazartesi

Ahlaka Mugayır İfadeler İçerir, Rahatsız Olacak Olanlar Okumasın Lütfen. (Fıkrada bahsedilen meslek gruplarını tenzih ederim. Bu sadece bir fıkra.)


Ücra bir kasabada çapkınlıklarıyla ünlü bir imam ve bir bekçi varmış.
İkisi de o kadar zamparaymış ki, sadece uçanla kaçan ellerinden kurtulabiliyormuş.
Bir gün kasabaya, genç bir doktor atanmış. Bu doktor, erkek olmasına rağmen çoğu kızdan daha parlak ve güzel yüzlüymüş.
Doktoru gören bekçi ve imam, doktoru önce kim yoldan çıkaracak diye birbiriyle iddiaya girmişler. 
Günlerce uygun bir fırsat bekleyen bekçi bir akşam üzeri içeride hiç kimse olmadığını görünce doktorun muayenehanesine girmiş ve sırtında bir ağrı olduğunu söylemiş. Doktor da, bekçiye üzerini çıkarıp, sedyeye uzanmasını söylemiş.
Bekçi üzerini çıkarıp sedyeye uzanınca da elle muayeneye başlamış. Doktorun eli bekçinin vücuduna değince bekçi şimdi tam zamanı diyerek doktorun elini nazikçe tutmuş ve kibar bir şekilde konuşmaya başlamış.
"Doktor bey, eğer yanlış anlamazsanız  size bir şey söylemek istiyorum."
Doktor cevap vermiş.
"Söyle bakalım."
Bekçi daha da nazik olmaya çalışarak konuşmaya devam etmiş.

"Vallahi ne yalan söyleyeyim, bunu söylerken biraz çekiniyorum. Ama siz buraya geldiğiniz ilk günden beri benim aklım fikrim sizde. Belki size ters gelecek ama ben sizden hoşlanıyorum ve sizinle beraber olmak istiyorum."
Bekçinin hiç beklemediği şekilde doktor hafifçe gülümsemiş ve; "Hay hay. Neden olmasın. Ben buranın tek doktoru olarak hastalarımın her türlü ihtiyacını karşılamak zorundayım. Fakat, şimdi tam da insanların işten çıktığı saat olduğundan muayenehaneye gelenler olabilir. Sen şu pencereden bir bakıver bakalım sokak sakin mi, kimseye yakalanmayalım." demiş.
Pencereler yukarıya doğru açılıp alttan mandallanan pencerelerden olduğu için bekçi hemen pencereyi kaldırıp kafasını dışarı çıkarmış.
Bu sırada doktor ileriye atılmış ve  bekçinin başı dışarıda kalacak şekilde pencereyi kapatmış ve pencerenin mandalını kilitlemiş.
Bundan sonra da boğazından iyice sıkıştığı için hiçbir hareket yapamayan bekçinin arkasına yaklaşmış ve bekçinin ona yapmak isetediği şeyi o bekçiye yapmaya başlamış.
Bekçi pencereden dışarı kafasını çıkarırken nedense ağzına düdüğünü de almış imiş. 
Bu sebeple doktor icraatta iken bekçinin ağzındaki düdük "düüüt düüüt" diye ötüyormuş. 
Tam bu sırada karşıdan imam görünmüş. Bekçiyi düdük öttürürken görünce sormuş:
"Hayırdır bekçi kardeş, orada ne yapıyorsun öyle?"
Bekçi rezil olmamak için bozuntuya vermemiş.
"Ne yapayım, işimi yapıyorum işte. Doktora muayeneye gelmiştim. Bu arada dışarda olmadığımı gören hırsızlar bunu fırsat bulup suç işlemesinler diye bekçi düdüğünü öttürüyorum"
İmam kahkahayı basıvermiş.
"Bekçi efendi, bekçi efendiiii....Sen onu benim külahıma anlat. Ben senin ne yaptığını bilmez miyim? Dün gece sabaha kadar o pencerede ezan okudum ben."