Bu bir fıkra değil.
Askeriyede anlatılan komik bir anekdot.
Bir gün bir bölük komutanı arazide dolaşırken bazı noktaların bulunduğu yere olan mesafesini ölçmek istemiş. Habercisine, gidip bir lazer mesafe ölçer (dürbün şeklinde bir cihaz. Dürbün olan kısmından uzaktaki bir noktaya nişan alıp cihazın üzerindeki bir düğmeye basınca cihazdan lazer ışığı çıkıp nişan alınan bölgeye gidiyor ve geri dönüşünde cihaz aradaki zamanı ışığın hızı ile çarparak üzerindeki göstergede mesafeyi otomatik olarak gösteriyor.) getirmesini söylemiş.
-Emredersiniz' diyen haberci selam verdikten sonra hızla bölüğe gitmiş. Uzun bir zaman geçtikten sonra haberci yanında bir askerle geri gelmiş. Elinde de bir şerit-metre varmış.
Bölük komutanı istediği cihaz yerine bir asker ve şerit-metre getiren habercisine çok kızmış.Ama bir şey söylemeden önce durumu anlamak için askeri sorgulamaya başlamış.
-Oğlum, bu askeri niye getirdin. Hem o elindeki şerit-metre de ne. Onunla sen mi ölçeceksin araziyi.
-Yok komutanım. Bu arkadaş ölçecek.
-Niye ki? Sen niye lazer mesafe ölçer getirmedin?
-Komutanım getirdim ya.
-Hani ulan? Nerede?
-Komutanım. Bu arkadaş Karadenizli ve Laz imiş. Gerçi bölükte bir sürü Karadenizli var ama Laz olanı sadece bu arkadaş. Arkadaşa ''Mesafe ölçebilir misin?'' diye sordum, ölçebilirim dedi. Ben de şerit-metreyi ve onu alıp getirdim. Laz er istediniz işte size Laz er. Eh mesafe de ölçebildiğine göre bu Laz er mesafe ölçer diye düşünüp getirdim.
Bölük komutanı duydukları karşısında ne diyeceğini şaşırmış. Gülsün mü, kızsın mı karar verememiş.
Onun bu durumunu gören haberci merak etmiş.
-Komutanım, ne oldu? Neden böyle düşünceli düşünceli bakıyorsunuz?
-Oğlum, şimdi merak ediyorum, acaba ben senden scanner (skennır: bilgisayara atmak için belge veya resmi tarayan cihaz) istesem kimi getireceksin?
Başka fıkra okumak için lütfen tıklayınız.
Askeriyede anlatılan komik bir anekdot.
Bir gün bir bölük komutanı arazide dolaşırken bazı noktaların bulunduğu yere olan mesafesini ölçmek istemiş. Habercisine, gidip bir lazer mesafe ölçer (dürbün şeklinde bir cihaz. Dürbün olan kısmından uzaktaki bir noktaya nişan alıp cihazın üzerindeki bir düğmeye basınca cihazdan lazer ışığı çıkıp nişan alınan bölgeye gidiyor ve geri dönüşünde cihaz aradaki zamanı ışığın hızı ile çarparak üzerindeki göstergede mesafeyi otomatik olarak gösteriyor.) getirmesini söylemiş.
-Emredersiniz' diyen haberci selam verdikten sonra hızla bölüğe gitmiş. Uzun bir zaman geçtikten sonra haberci yanında bir askerle geri gelmiş. Elinde de bir şerit-metre varmış.
Bölük komutanı istediği cihaz yerine bir asker ve şerit-metre getiren habercisine çok kızmış.Ama bir şey söylemeden önce durumu anlamak için askeri sorgulamaya başlamış.
-Oğlum, bu askeri niye getirdin. Hem o elindeki şerit-metre de ne. Onunla sen mi ölçeceksin araziyi.
-Yok komutanım. Bu arkadaş ölçecek.
-Niye ki? Sen niye lazer mesafe ölçer getirmedin?
-Komutanım getirdim ya.
-Hani ulan? Nerede?
-Komutanım. Bu arkadaş Karadenizli ve Laz imiş. Gerçi bölükte bir sürü Karadenizli var ama Laz olanı sadece bu arkadaş. Arkadaşa ''Mesafe ölçebilir misin?'' diye sordum, ölçebilirim dedi. Ben de şerit-metreyi ve onu alıp getirdim. Laz er istediniz işte size Laz er. Eh mesafe de ölçebildiğine göre bu Laz er mesafe ölçer diye düşünüp getirdim.
Bölük komutanı duydukları karşısında ne diyeceğini şaşırmış. Gülsün mü, kızsın mı karar verememiş.
Onun bu durumunu gören haberci merak etmiş.
-Komutanım, ne oldu? Neden böyle düşünceli düşünceli bakıyorsunuz?
-Oğlum, şimdi merak ediyorum, acaba ben senden scanner (skennır: bilgisayara atmak için belge veya resmi tarayan cihaz) istesem kimi getireceksin?
Başka fıkra okumak için lütfen tıklayınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder