17 Ekim 2024 Perşembe

Doktor, ekonomist ve politikacı.

Orta halli bir baba üç oğlunu da üniversiteye yollamış.
"Sizin iyi eğitim almanızı istiyorum.
Tabii, sizden karşılığında bir şey istemiyorum. 
Ama teşekkür için, öldüğümde tabutuma 1000'er dolar koyarsınız sevinirim." demiş.
Oğullardan biri doktor, biri ekonomist, diğeri politikacı olmuş.
Baba öldüğünde akıllarına vasiyeti gelmiş.
Cenaze töreninde doktor ve ekonomist  cüzdanlarından 1.000'er  dolar çıkarıp tabuta koymuşlar.
Sonra politikacı olan oğul tabuta yaklaşmış.
Cebinden çek defterini çıkarmış.
3000 dolarlık çek yazmış. 
Çeki tabuttan 2000 doları alıp cebine koymuş..

16 Ekim 2024 Çarşamba

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek

 Lokantanın birinde o yörenin en tanınmış pehlivanı çorba içiyormuş.

Derken zayıf cüsseli bir müşteri daha girmiş içeriye.
O da çorba istemiş. Garson çorbayı getirmiş, müşteri limon da istemiş. Garson "beyefendi son limonu şu karşıdaki beye verdim maalesef limonumuz kalmadı" der.
O sıska görünümlü müşteri de " olsun o beyefendinin sıktığı limonu getir" der. Garson da " aman beyefendi o buraların en namlı pehlivanı onun sıktığı limonda suyu mu kalır" der.
Müşteri "olsun kardeşim sen getir" der.
Pehlivan da olanları göz ucuyla seyretmektedir.
Garson gider pehlivanın masasındaki sıkılmış limonu getirir ve masasına bırakır.
Pehlivan sıkılmış limonun suyunun çıkmayacağını bildiği için bıyık altı gülmektedir.
Yeni gelen o sıska görünümlü müşteri suyu sıkılmış limonu alır ve öyle bir sıkar ki, çorbaya inen suyun şıkırtısı öbür masalardan duyulur.
Hem Pehlivan hem de diğer müşteriler şaşkınlık içinde kalmıştır.
Gururu da kırılan pehlivan sıska müşterinin yanına gider ve;
"Bu yörede gücü ile nam salmış en ünlü pehlivanım benim. Sen kimsin ki bu limondan hala su çıkartabildin? Bana adını bahşeder misin yiğidim?" diye sorar.
Sıska müşteri çorbasını içmeye devam eder.
Ağzındaki yudumu yuttuktan sonra cevap verir: “Ben Mehmet Şimşek. Maliye bakanı.”

6 Ekim 2024 Pazar

Vermesen de verdi derler.

 Sandalcının birinin ünü tüm İstanbul'a "Çapkın" diye yayılmış.

Söylentiye göre, sandalına binen hiçbir kadının elinden kurtulma şansı yokmuş. 

Bunu duyan zamanın feministi bir kadın: 

"Olur mu canım öyle şey. Ben bindiğim gibi inerim." demiş. 

O hırsla gidip sandalcıyı bulmuş ve sandala binmiş. 

"Çek Göksu'ya!" demiş. 

Sandalcı hemen kürekleri çekmeye başlamış.

Kadın da sandalcıyı incelemeye almış tabii ki. 

Sandalcı kadına hiç bakmadan kürek çekerken, kendi kendine de mırıldanıyormuş.. 

"Derler, derler, derler!"

Bir, üç, beş.. 

Sonunda kadın dayanamamış: 

"Ne derler be adam? Ne derler?"

Sandalcı kadına bakmış, bıyığını burmuş ve gülümseyerek cevap vermiş: 

"Duydum ki bana vermeyecekmişsin. Valla güzelim, sen bu kayığa bindin ya! Artık vermesen de, verdi derler!"


3 Ekim 2024 Perşembe

Dükkanda mutlaka biri durmalı.

 Kayserili yaşlı dayı ölüm döşeğindedir.

Eşi ve çocukları yatağın etrafında toplanmış ağlaşmaktadır.

Kayserili dayı son bir gayretle gözlerini açarak onlara bakmış ve sormuş:

"Sevgili karım, burada mısın?"

"Evet, buradayım."

Oğlum Ahmet, burada mısın?"

"Evet buradayım baba."

Kayserili sırayla tüm çocukları ve gelinlerine orada olup olmadıklarını sormuş.

Onlar da orada olduklarını söylemiş.

Bunun üzerine Kayserili dayı sinirlenmiş ve bağırmış:

"Allah belanızı vermesin. Hepiniz buradaysanız dükkanda kim duruyor o zaman?"

Araba kullanırken önümüze iki ayrı yönden iki kişi çıkarsa ne yapmamız gerekir?

 Kadın ehliyet kursundaymış.

Araç kullanma dersi alırken eğitmen sormuş:

"Dar bir yolda hızla araba sürerken yolun bir tarafından baban diğer tarafından kocan yola çıktı, ne yaparsın?"

Kadın tereddütsüz cevap vermiş:

"Kocamın üstüne sürerim."

Eğitmen kafasını iki yana sallayarak "Sana on defa söyledim. Hiç kimsenin üstüne sürmeyeceksin. Frene basacaksın." demiş.

1 Ekim 2024 Salı

Adını değiştirmek isteyen adam.

 Hasan Hıyar adında biri adını değiştirmek için mahkemeye başvurmuş.

Hakim önündeki evraktan adamın adını okuyunca hemen "Tamam. İsmini değiştirmek istemekte haklısın. Hemen karar çıkarayım. Peki yeni isminin ne olmasını istiyorsun?" demiş.

Adam cevap vermiş:

"Musa Hıyar" efendim.

Oğlu ile balık avına gitmek isteyen baba.

 Üsmen Aga'nın küçük oğlu balığa gitmeye karar vermiş.

Çantasını kontrol eden annesi 3 litre rakı olduğunu görünce oğlunu kulağından tutup Üsmen Aga'nın yanına götürmüş.

"Üsmen, oğlan balığa gidiyor ve yanına 3 litre rakı almış. Şuna bir şey söyle lütfen." diye bağırmış.

Üsmen Aga heyecanla ayağa kalkmış ve "Oğlum, seni yalnız gönderemem. Ben de seninle geliyorum." demiş.