Temel İstanbul’a gider.
Dursun’a misafir olur.
Dursun iki hanımıyla tek odalı evde yaşamaktadır.
Temel her ne kadar kalmak istemese de ısrarlara dayanamaz ve
buzdolabının hemen yanına serilen yer yatağına yatar.
Biraz sonra Dursun’un birinci hanımı “Canım çok istiyor.” Der.
Dursun; “Dur hanım. Temel uyumuyorsa görür. Ayıp olur.” der.
Ancak kadın dinlemez ve ısrar eder.
Bunun üzerine Dursun “Kalkıp dolabın kapısını aç da ışık Temel’in
yüzüne vursun. Bakalım uyuyor mu?” der.
Hanım dolabı açar temelin yüzüne dolabının ışığı vurur ve
gözlerinin kapalı olduğunu görürler.
Bunun üzerine birlikte olurlar.
Dursun tam uyuyacakken bu sefer ikinci hanım da ister.
Dursun ona da “Git dolabı aç, bakalım temel uyuyor mu?” der.
Aynı şekilde dolap açılır, ışık temele vurur, gözlerinin
kapalı olduğu görünür ve işi bitirirler.
Sabah olur, uyanırlar.
Dursun Temel’e sorar:
“Nasıl, rahat uyuyabildin mi?”
Temel “Uyudum uyumasını ama çok susadım.” der.
Dursun şaşırır.
“Dolabın yanımdaydın, dolapta su vardı, açıp alsaydın ya.” Diye
çıkışır.
Temel cevap verir:
“Aklıma geldi ama baktım dolabı her açanı götürüyorsun,
korktum, dolabı açmaya cesaret edemedim.”