Konya'da gariban bir adam helvacıları seyrediyormuş. Helvacılar yaptıkları helvayı dükkanın vitrinine koyunca adamın canı çekmiş. Bunu gören helvacı biraz helva kesip adama vermiş. Adam hekvayı yemiş ve helvacıya teşekkür etmiş. Fakat adam helvayı o kadar beğenmiş ki daha fazla yemek istemiş ama aynı helvacıdan daha fazla helva istemeye utanmış. Bu sebeple yakındaki bir başka helvacıya gitmiş. Kapıdan içeri baktığında helvacının içeride helva hazırladığını görmüş. Hemen dükkana dalmış ve kocaman bir kutu helvayı bir masanın üzerine koyum hızla yemeye başlamış. Bu sırada onu fark eden helvacı hemen yanına koşmuş ve adama çıkışmış: ''Kardeşim, hem kimseye sormadan, hem de parasını vermeden neden helvalarımı yiyorsun?'' Fakat adam sanki onu duymuyormuş gibi hızlı hızlı helva yemeye devam etmiş. Bunun üzerine helvacı ve çırağı adamı durdurmak için dövmeye başlamışlar ama adam tekme ve tokatlara aldırmayıp yemeye devam etmiş. O sırada Nasrettin Hoca uzak memleketlerden gelen insanlara Konya'yı gezdiriyormuş. Tam, Konyalıların ve kadar bonkör olduğunu, esnafın parası olmayan fakir fukaraya bile karşılıksız yiyecek verdiğini anlatıyormuş ki helvacının önüne gelmişler. Bu sırada içerden helvacı ve çırağının bir garibanı dövdüğünü görünce Hoca ne diyeceğini şaşırmış. Ama hemen kendini toparlamış ve devam etmiş: ''İşte siz de görüyorsunuz. Bizim diğer esnafımız gibi helvacılarımız da o kadar iyi insanlardır ki parası olmadığı için helva yemeyen bir garibana bile döve döve helva yediriyorlar.''
Not: Bu fıkrayı beğendiyseniz facebook, twitter, pinterest ve G+ tuşlarına basarak arkadaşlarınızla paylaşırsanız sevinirim. Teşekkürler.